Hepimiz suyun altındayız, aşık olduğumuz anlarda,
güldüğümüz ya da bir sanat eserine baktığımız anlarda, suyun üstüne çıkıp ciğerlerimizi hava ile dolduruyoruz. Sonra tekrar suyun altına giriyoruz.
Her an boğuluyoruz ama ölmüyoruz…
Bu satırlar, Bülent Usta adlı yazarın Sen Kaç Ben Onları Oyalarım adlı kitabından, bu satırlar nedense beni çok etkilemiş ve en sevdiğim sözler arasında olmuştur. Hepimiz dünyaya insan olarak geldik, hepimizin boyu posu, ten rengi, ırkı, dış görüntüsü farklı ama insanı diğer canlılardan ayıran özelliklerimiz hepimiz için aynı. İnsan zekası ve üst düzey bilişsel becerilerimizden bahsetmiyorum, hepimizi üzen ölüm, ayrılık, işimizden kovulma, hastalık geçirme gibi acıları tecrübe etmemizden, hayattaki anlam arayışımızdan, mutluluk peşinde koşmamızdan, başarı ihtiyacımızdan, hırsımızdan, gururumuzdan bahsediyorum.
Sahi kaçımız bu dünyada var olduğunun farkında? Her gün işe, okula gidip geliyor birkaç saatlik kalan boş vakitlerimizde bir iki hobiyle uğraşarak, belki dışarıda bir akşam yemeği yiyerek, belki spor yaparak, belki de bir kitap okuyarak ruhumuza nefes aldırmaya çalışıyoruz. Hepimiz birilerinin çocuğu, sevgilisi, arkadaşı, anne babasıyız, hepimizin toplumsal rolleri var. Peki gerçekte biz kimiz? Belki daha çocuk yaşta hayalini kurup, belki de hayatın bizi sürüklemesiyle veya çok isteyerek bir meslek sahibi oluyoruz, peki mesleğimiz midir bizi biz yapan? Ailelerimizin bizi nasıl ve ne kadar sevdiği, arkadaşlarımızın, patronumuzun bizi nasıl gördüğü mü bizleri anlatır?
Bazen kitap okurken okuduğumuz bir satırın, bazen filmin birinde geçen bir repliğin, bazen de çevremizdeki bir insanın sözlerinin etkisiyle düşüncelere dalar gideriz. İşte tam da o anda bence ‘’ben olmayı’’ kendiliğimizi sorguluyoruz. Yaşadığımız hayatta sürüklenirken tam da işte o anlarda göz ardı ettiklerimizin farkına varıyor, hatalarımızı sorguluyor, yeni hayaller kuruyor, yeni hedefler belirliyoruz yani hayatımızda anlam arayışına giriyoruz.
Burada dikkat edilmesi gereken işte tam da o farkındalık anını yaşadıktan sonra normal hayatımıza tekrar dönmek yerine o parlayan farkındalık ışığını hiç söndürmemek…